bencede
Member
Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi (RTEÜ) ile Karadeniz Teknik Üniversitesinden (KTÜ) 3 bilim insanın yürüttüğü çalışma kararı Çıldır Gölü etrafında bulunan bitki çeşidi, ismiyle endemik çeşit olarak bilim dünyasına tanıtıldı.
RTEÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji Kısmından Prof. Dr. Serdar Makbul ve Dr. Öğr. Üyesi Seher İtimat ile KTÜ Fen Fakültesi Biyoloji Kısmı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kamil Coşkunçelebi, yürüttükleri çalışma kapsamında Kars Çıldır Gölü etrafında rastladıkları farklı bir bitki tipinden örnekler topladı.
Örnekler üzerinde 7 yıl süren ayrıntılı incelemeler sonunda akademisyenler, tıbbın bilim dünyası için yeni bir tıp olduğu kanısına vardı. “Vincetoxicum anatolicum” ismi verilen bitkiye ait 2020’de hazırlanan makale, Aralık 2021’de milletlerarası hakemli mecmua “Nordic Journal of Botany”de yayımlandı, ve bitki bilim dünyasına yeni endemik tıp olarak tanıtıldı.
“TÜRKİYE VARLIKLI BİTKİ BİYOÇEŞİTLİLİĞİNE SAHİP BİR ÜLKE”
Prof. Dr. Serdar Makbul, gazetecilere, Türkiye’nin güçlü bitki biyoçeşitliliğine sahip bir ülke olduğunu söylemiş oldu.
Kars-Ardahan içinde yer alan Çıldır Gölü civarında 2013’te arazi çalışmalarını gerçekleştirirken çok enteresan bitki örneklerine rastladıklarını belirten Makbul, şu biçimde devam etti:
“İlk bakışta farklı örnekler olduğunu öngördük ama bilimsel çalışmalar bunun kanıtlanmasını gerektirir. Biz bitkiyi uygun şartlarda incelemek üzere laboratuvarımıza taşıdık. Yaklaşık 7 yıl süren ayrıntılı çalışmalar sonucunda bitkinin moleküler, polen ve birtakım morfolojik görsel taraflarıyla bulunduğu bitkilerden farklı bir pozisyona sahip olduğunu gördük. Yakın akraba bitkilerini de gözden geçirerek son bir kanaate vardık.”
Makbul, bu çalışmalarını, milletlerarası seviyede yayın yapan bir bilim mecmuasında yeni çeşit olarak yayımladıklarını kaydederek, “İsmini bilimsel kurallara nazaran yapmaktayız. ‘Vincetoxicum’ kısmı bu bitkinin cins ismi. Buna müdahale edemiyoruz lakin soyadı niteliğindeki ikinci ismini Anadolu coğrafyasından da etkilenerek ‘Vincetoxicum anatolicum’ ismini verdik. Yayınımız memleketler arası mecmuada kabul gördü. Bilim dünyasına tanıttığımız bir bitki olarak kayıtlara geçti.” dedi.
Dr. Öğr. Üyesi İnanç ise doktora tez çalışmasını “Vincetoxicum anatolicum” üzerine yaptığını tabir etti.
Türkiye’de geniş çaplı arazi çalışmaları sırasında Çıldır Gölü civarında yeni tıp olarak isimlendirdikleri bitkiye ilişkin örnekleri bulduklarını anlatan İtimat, “Uzun yıllar süren çalışmalar sonucunda biz bu bitkiyi birinci olarak toprakta takip ettik. yalnızca ülkemizde değil, farklı ülkelerdeki başka bitkilerle karşılaştırdık ve bu bitkinin ülkemize has yeni bir bitki tipi olduğu kanısına vardık.” diye konuştu.
İnanç, cinsin halk içinde tanınmadığını belirterek, kelamlarını şöyleki tamamladı:
“Bu bitkinin hayli farklı tıbbi bilim alanları bulunmaktadır. Anti-mikrobiyal, anti-bakteriyel, anti-fungal ve anti-kanserojen üzere tesirleri bulunuyor. Bu bitkilere ilişkin farklı tipler üzerinde önemli araştırmalar yapılıyor. İleride yapılacak bu çeşit çalışmalara yeni bir bitki kaynağı kazandırmış olduk. Bu bitkimizin tıbbi bitki olma potansiyeli yüksektir. ötürüsıyla bu çeşit biyokimyasal çalışmalara yeni kaynaklar oluşturmuş olduk.”
RTEÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji Kısmından Prof. Dr. Serdar Makbul ve Dr. Öğr. Üyesi Seher İtimat ile KTÜ Fen Fakültesi Biyoloji Kısmı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kamil Coşkunçelebi, yürüttükleri çalışma kapsamında Kars Çıldır Gölü etrafında rastladıkları farklı bir bitki tipinden örnekler topladı.
Örnekler üzerinde 7 yıl süren ayrıntılı incelemeler sonunda akademisyenler, tıbbın bilim dünyası için yeni bir tıp olduğu kanısına vardı. “Vincetoxicum anatolicum” ismi verilen bitkiye ait 2020’de hazırlanan makale, Aralık 2021’de milletlerarası hakemli mecmua “Nordic Journal of Botany”de yayımlandı, ve bitki bilim dünyasına yeni endemik tıp olarak tanıtıldı.
“TÜRKİYE VARLIKLI BİTKİ BİYOÇEŞİTLİLİĞİNE SAHİP BİR ÜLKE”
Prof. Dr. Serdar Makbul, gazetecilere, Türkiye’nin güçlü bitki biyoçeşitliliğine sahip bir ülke olduğunu söylemiş oldu.
Kars-Ardahan içinde yer alan Çıldır Gölü civarında 2013’te arazi çalışmalarını gerçekleştirirken çok enteresan bitki örneklerine rastladıklarını belirten Makbul, şu biçimde devam etti:
“İlk bakışta farklı örnekler olduğunu öngördük ama bilimsel çalışmalar bunun kanıtlanmasını gerektirir. Biz bitkiyi uygun şartlarda incelemek üzere laboratuvarımıza taşıdık. Yaklaşık 7 yıl süren ayrıntılı çalışmalar sonucunda bitkinin moleküler, polen ve birtakım morfolojik görsel taraflarıyla bulunduğu bitkilerden farklı bir pozisyona sahip olduğunu gördük. Yakın akraba bitkilerini de gözden geçirerek son bir kanaate vardık.”
Makbul, bu çalışmalarını, milletlerarası seviyede yayın yapan bir bilim mecmuasında yeni çeşit olarak yayımladıklarını kaydederek, “İsmini bilimsel kurallara nazaran yapmaktayız. ‘Vincetoxicum’ kısmı bu bitkinin cins ismi. Buna müdahale edemiyoruz lakin soyadı niteliğindeki ikinci ismini Anadolu coğrafyasından da etkilenerek ‘Vincetoxicum anatolicum’ ismini verdik. Yayınımız memleketler arası mecmuada kabul gördü. Bilim dünyasına tanıttığımız bir bitki olarak kayıtlara geçti.” dedi.
Dr. Öğr. Üyesi İnanç ise doktora tez çalışmasını “Vincetoxicum anatolicum” üzerine yaptığını tabir etti.
Türkiye’de geniş çaplı arazi çalışmaları sırasında Çıldır Gölü civarında yeni tıp olarak isimlendirdikleri bitkiye ilişkin örnekleri bulduklarını anlatan İtimat, “Uzun yıllar süren çalışmalar sonucunda biz bu bitkiyi birinci olarak toprakta takip ettik. yalnızca ülkemizde değil, farklı ülkelerdeki başka bitkilerle karşılaştırdık ve bu bitkinin ülkemize has yeni bir bitki tipi olduğu kanısına vardık.” diye konuştu.
İnanç, cinsin halk içinde tanınmadığını belirterek, kelamlarını şöyleki tamamladı:
“Bu bitkinin hayli farklı tıbbi bilim alanları bulunmaktadır. Anti-mikrobiyal, anti-bakteriyel, anti-fungal ve anti-kanserojen üzere tesirleri bulunuyor. Bu bitkilere ilişkin farklı tipler üzerinde önemli araştırmalar yapılıyor. İleride yapılacak bu çeşit çalışmalara yeni bir bitki kaynağı kazandırmış olduk. Bu bitkimizin tıbbi bitki olma potansiyeli yüksektir. ötürüsıyla bu çeşit biyokimyasal çalışmalara yeni kaynaklar oluşturmuş olduk.”