Yabancı işçi nasıl çaliştirilir ?

Ali

New member
Yabancı İşçi Nasıl Çalıştırılır? Bir Hikâye Üzerinden Anlayış ve Çözüm

Merhaba forumdaşlar,

Bugün sizlere, yabancı işçilerin çalışma süreçlerine dair önemli bir hikâye anlatmak istiyorum. Bu, yalnızca iş gücüne dair değil, aynı zamanda insan olmanın ne demek olduğunu anlamamıza da yardımcı olacak bir hikâye. Yabancı işçilerin nasıl çalıştırılacağı konusunda hem erkeklerin çözüm odaklı, hem de kadınların empatik bakış açılarıyla şekillenen bir durumu sizlere sunmak istiyorum. Hikâyeyi dinlerken belki de hayatınızdan bir şeyler bulabilirsiniz, kim bilir?

Hazırsanız, hikâyeme başlıyorum…

Yabancı Bir İşçi: Ahmed’in Hikâyesi

Bir gün, İstanbul’un yoğun caddelerinde, küçük bir inşaat firmasının sahibi olan Mehmet, yeni bir işçi arayışına girdi. Çalışacak birini bulmalıydı. Ama işin biraz zorlayıcı yanı vardı; yeni bir projeye başlamışlardı ve işler gerçekten çok hızlanmıştı. İhtiyaç duyduğu işçi, deneyimli, sorumluluk sahibi ve aynı zamanda hızlı olmalıydı. Mehmet, kısa bir araştırmanın ardından, Irak’tan gelmiş olan Ahmed’i işe almak için karar verdi.

Ahmed, yavaş yavaş Türkçesini geliştiren, savaş yüzünden vatanını terk etmek zorunda kalmış bir adamdı. Türkiye’ye geldiği günden beri farklı işlerde çalışmış, ama hiç bir yerde “tam anlamıyla kabul görmemişti”. O, diğer işçiler gibi kendi dilinde iletişim kuramıyor, kültürel farklılıklar nedeniyle bazen dışlanıyordu.

Mehmet, işe başladığında, Ahmed’e bir miktar güvenmişti. Onun iş gücünden oldukça etkilenmişti. Ancak, işin içine girdikçe, Ahmed’in sahip olduğu yavaş öğrenme hızını fark etti. Mehmet, çözüm odaklı biri olarak, “Neden birini eğitmek bu kadar uzun sürüyor?” diye düşündü. Ahmed’in daha hızlı öğrenmesi için daha fazla çaba göstermeliydi. Mehmet, pragmatik bir yaklaşım benimseyerek, sürekli olarak Ahmed’e ne yapması gerektiğini anlatmaya başladı.

“Burada herkes hızla çalışıyor,” dedi Mehmet, “Bu işleri hızlandırmalıyız. Zaman kaybetmemeliyiz.”

Ancak Ahmed, Türkçe'yi yeni öğreniyor ve daha önce benzer işler yapmamıştı. Dil engeli, sadece iletişimi değil, aynı zamanda işlerin verimli yapılmasını da engelliyordu. Mehmet, her zaman çözüm odaklı düşünmeye alışmıştı ama bu sefer gerçekten zorlanıyordu.

Zeynep’in Farklı Yaklaşımı: Empati ve İletişim

Zeynep, Mehmet’in iş yerindeki en yakın arkadaşlarından biriydi. Uzun yıllardır Mehmet ile çalışıyordu ve her zaman olaylara farklı bir açıdan bakmayı başarıyordu. Zeynep, farklı kültürleri anlamak konusunda oldukça hassas ve empatikti. Bir gün Mehmet ona, Ahmed’in çalışma sürecinde yaşadığı zorlukları anlatırken, Zeynep hemen müdahale etti.

“Mehmet,” dedi Zeynep, “sen de biliyorsun ki, Ahmed bu kadar zorlanıyorsa, sadece işin hızıyla ilgili değil. Dil bariyerini aşabilmesi için ona daha fazla zaman tanımalıyız. Ayrıca, onu sadece işin hızına göre değerlendirmek doğru olmaz.”

Mehmet, Zeynep’in söylediklerini düşündü ama hala bir çözüm bulamadığından emindi. Ancak Zeynep, Ahmed’i anlamaya çalışarak, ona daha sabırlı yaklaşmanın ve doğru bir eğitim süreci oluşturmanın önemini vurguladı. “Ahmed’in gücünü daha iyi kullanmak için onu yalnızca hızla değil, anlayışla da eğitmemiz gerek,” dedi. “Onunla daha yakın iletişim kurarak, ihtiyaçlarını anlayarak, ilerlememiz mümkün olur.”

Zeynep’in bakış açısı, empati ve insan ilişkileri üzerine kurulu bir yaklaşımı simgeliyordu. O, sadece işi değil, işçinin içsel dünyasını da görebilmeliydi. Mehmet, bir an durup Zeynep’in önerilerini göz önünde bulundurdu ve düşünmeye başladı.

“Belki de önce onun kaygılarını dinlemeliyim. Belki de hızlı ilerlememiz gereken bu noktada, bir süreliğine yavaşlayarak, Ahmed’in güvenini kazanmalıyız,” diye düşündü.

Yavaş ve Duygusal Bir Öğrenme Süreci

Zeynep’in önerileri doğrultusunda, Mehmet, Ahmed’le daha fazla vakit geçirmeye karar verdi. Günlük işleri verirken, adım adım ona yardımcı oldu ve hata yaparsa, kızmak yerine birlikte çözüm üretmeye çalıştı. Birkaç hafta sonra, Ahmed kendine güvenmeye başladı. İşleri hızla yapmaya başlamıştı, ancak en önemlisi, iş yerindeki diğer insanlar da Ahmed’i kabul etmiş ve ona saygı duymaya başlamışlardı.

Zeynep’in empati odaklı yaklaşımı sayesinde, iş yerinde kaybolan bağlar yeniden kurulmuştu. Herkes Ahmed’in eksikliklerini değil, güçlü yönlerini görmeye başlamıştı. Ahmed, artık sadece bir yabancı işçi değil, ekibin değerli bir parçasıydı.

Mehmet, zamanla şunu fark etti: Yabancı işçileri yalnızca "hızla çalışabilen" bireyler olarak görmek yerine, onların kültürüne, diline ve kişisel zorluklarına saygı göstermek, çok daha verimli sonuçlar elde etmeyi sağlıyordu.

Birlikte Çalışmanın Gücü

Sonuç olarak, yabancı işçilerin nasıl çalıştırılacağına dair temel iki farklı yaklaşım vardı. Mehmet, çözüm odaklı bir düşünce tarzıyla hız ve verimlilik önceliği verirken, Zeynep empatik bir yaklaşım sergileyerek, işçilerin kişisel zorluklarını anlamanın önemini vurguladı. Sonunda, bu iki yaklaşım birleşerek hem işin hem de ilişkilerin çok daha sağlıklı ilerlemesini sağladı.

Hikâyemize nasıl bağlandınız? Yabancı işçilerle çalışırken, sizce hangi yaklaşım daha verimli? Empati mi, yoksa pratik çözüm odaklılık mı? Bu konuda yaşadığınız deneyimleri ve düşüncelerinizi merakla bekliyorum. Hadi, tartışmaya başlayalım!
 
Üst