uçanteneke
New member
Cumhurbaşkanlığı’ndaki üst seviye kaynaklarıyla görüştüğünü lisana getiren Hande Fırat’ın aktardıklarına göre faiz indirimi birfazlaca münasebetle yapıldı. Hande Fırat köşe yazısında şu tabirleri kullandı:
Faiz indirimi siyasetinin niçinleri
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın faize bakış açısı yıllardır hiç değişmedi. Yüksek faize karşı olduğu biliniyor. Lakin iktisattaki datalar, günün şartları, Türkiye’nin gerçekleri ortadayken, tüm gözler ekranlardaki kur göstergelerini takip ederken, “niçin faiz indiriliyor?” sorusu ortada duruyor.
Merkez Bankası’nın siyaset faizini yüzde 15’e indirmesinden bir gün evvel Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AK Parti küme toplantısında yaptığı konuşmada faiz indirimi konusundaki kararlı duruşu soru işaretlerini arttırdı. Üstelik karar da konuşma da politikayı yanlış bulan çevrelerce eleştirildi. Ben de sorunun peşine düştüm… Faiz indirimi siyasetinin niçinlerini Cumhurbaşkanlığı’ndaki üst seviye kaynaklara sordum. Karşılıkları husus madde şu biçimde:
Hükümet faiz indirimiyle ortaya çıkan faturanın farkında. Bu fatura göğüslenecek. Bir manada acı reçete artık uygulanacak.
En önemli sebebi erken seçim olmaması. 2023 seçimlerine kadar ana amaç yatırımları arttırmak, işsizliği azaltmak ve alt gelir kümesini rahatlatmak olacak.
İktidar, 2023 seçimlerine yüksek faiz, yüksek enflasyon ve yüksek işsizlik oranlarıyla gitmek istemiyor. Yatırımları arttırarak, işsizliğin azaltılması amaçlanıyor.
Bu siyasetin seçilmesinde birtakım ekonomik datalara güveniliyor.
Bu dataların başında büyüme geliyor. Türkiye iktisadı, 2021’in ikinci çeyreğinde geçen yılın birebir devrine bakılırsa yüzde 21.7 büyüdü. Yıl sonunda ise çift haneye kadar çıkabilecek bir büyüme varsayımı yapılıyor.
Öteki bilgi, ihracat sayıları. İhracat ekimde geçen yılın tıpkı ayına bakılırsa yüzde 20.2 artışla 20.8 milyar dolar oldu. Ocak-ekim periyodunda ise ihracat geçen yılın birebir periyodu ile karşılaştırıldığında yüzde 33.9 artarak 181.8 milyar dolar oldu.
Hükümet hem de dünyada genel ekonomik tablonun da sıkıntılı olduğuna dikkat çekiyor.
Kaynaklar Türkiye’de “ekonomi yönetilemiyor” tarafında bir algı oluşturulmaya çalışıldığını sav ediyor. Bunun da “psikolojik” olduğu tezinde.
Son olarak Merkez Bankası’nın rezervlerinin de korunduğu belirtiliyor.
Cumhurbaşkanlığı’ndan üst seviye kaynaklar, faiz indirimi siyasetini bu hususlarla gerekçelendiriyor. Bir buçuk yılda hükümet maksatlarına ulaşabilecek mi, nazaranceğiz. Fakat o denli ya da bu biçimde, 2022 yılının sıkıntı geçeceğini söylemek yanlış olmayacaktır.
Faiz indirimi siyasetinin niçinleri
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın faize bakış açısı yıllardır hiç değişmedi. Yüksek faize karşı olduğu biliniyor. Lakin iktisattaki datalar, günün şartları, Türkiye’nin gerçekleri ortadayken, tüm gözler ekranlardaki kur göstergelerini takip ederken, “niçin faiz indiriliyor?” sorusu ortada duruyor.
Merkez Bankası’nın siyaset faizini yüzde 15’e indirmesinden bir gün evvel Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AK Parti küme toplantısında yaptığı konuşmada faiz indirimi konusundaki kararlı duruşu soru işaretlerini arttırdı. Üstelik karar da konuşma da politikayı yanlış bulan çevrelerce eleştirildi. Ben de sorunun peşine düştüm… Faiz indirimi siyasetinin niçinlerini Cumhurbaşkanlığı’ndaki üst seviye kaynaklara sordum. Karşılıkları husus madde şu biçimde:
Hükümet faiz indirimiyle ortaya çıkan faturanın farkında. Bu fatura göğüslenecek. Bir manada acı reçete artık uygulanacak.
En önemli sebebi erken seçim olmaması. 2023 seçimlerine kadar ana amaç yatırımları arttırmak, işsizliği azaltmak ve alt gelir kümesini rahatlatmak olacak.
İktidar, 2023 seçimlerine yüksek faiz, yüksek enflasyon ve yüksek işsizlik oranlarıyla gitmek istemiyor. Yatırımları arttırarak, işsizliğin azaltılması amaçlanıyor.
Bu siyasetin seçilmesinde birtakım ekonomik datalara güveniliyor.
Bu dataların başında büyüme geliyor. Türkiye iktisadı, 2021’in ikinci çeyreğinde geçen yılın birebir devrine bakılırsa yüzde 21.7 büyüdü. Yıl sonunda ise çift haneye kadar çıkabilecek bir büyüme varsayımı yapılıyor.
Öteki bilgi, ihracat sayıları. İhracat ekimde geçen yılın tıpkı ayına bakılırsa yüzde 20.2 artışla 20.8 milyar dolar oldu. Ocak-ekim periyodunda ise ihracat geçen yılın birebir periyodu ile karşılaştırıldığında yüzde 33.9 artarak 181.8 milyar dolar oldu.
Hükümet hem de dünyada genel ekonomik tablonun da sıkıntılı olduğuna dikkat çekiyor.
Kaynaklar Türkiye’de “ekonomi yönetilemiyor” tarafında bir algı oluşturulmaya çalışıldığını sav ediyor. Bunun da “psikolojik” olduğu tezinde.
Son olarak Merkez Bankası’nın rezervlerinin de korunduğu belirtiliyor.
Cumhurbaşkanlığı’ndan üst seviye kaynaklar, faiz indirimi siyasetini bu hususlarla gerekçelendiriyor. Bir buçuk yılda hükümet maksatlarına ulaşabilecek mi, nazaranceğiz. Fakat o denli ya da bu biçimde, 2022 yılının sıkıntı geçeceğini söylemek yanlış olmayacaktır.