uçanteneke
New member
Halk TV ekranlarında yayınlanan Seda Selek’le Perdenin Önü Ardı programına katılan ekonomist Selçuk Geçer kur muhafazalı mevduat hesabını ve iktisattaki gdolayılerini kıymetlendirdi.
Kur muhafazalı mevduatın yükselerek 600 milyar liraya ulaştığını söz eden Geçer, işin berbat tarafının bu yükselişin döviz mevduatlarında bir çözülmeye niye olmadığını, hatta geçtiğimiz günlerde açıklanan döviz mevduatlarında 1 buçuk milyar dolar daha yükseldiğini tabir etti.
Kur muhafazalı mevduatın vadesi geldiğinde hükümetin iki talihi olduğunu lisana getiren Geçer şunları söylemiş oldu,
“Ya kur üzerinde fazlaca önemli bir baskı yaratmaya çalışacak ki bu mümkün değil. Merkez Bankası rezervlerinin de düştüğünü görüyoruz. tekrar 16 milyar dolara geriledi. 15 milyar doları zorluyor. Negatif rezervlere baktığımız vakit, Svap hariç rezervlere baktığımız vakit eksi 50 milyar dolara yaklaşmış durumdayız. ötürüsıyla meşakkat büyük.
Bir yandan da kur her an patlamaya hazır bir bomba. Artık yüzde 10 dediğimiz sayı zatenız bugünkü 14.60’ın 15.80 düzeylerine falan gelmesi. O denli epey uzak bir yerde değil. 20 liralara geldiği vakit esasen bütçe üstündeki yükü daha da artıyor. Vahim bir faiz yükü altına girmiş durumda bütçe.
Bir yandan da bu bir enflasyonist tesir yaratıyor. Bu bütçe açığını kapatmak için yeni artırımlar, yeni vergiler, yeni ÖTVler falan uygulanmak zorunda kalınacak. ötürüsıyla bu bir enflasyonist tesir ve hayat pahalılığı olarak bize yansımaya devam edecek. Yani bir daha vatandaşın sırtına binecek”
“Korkunç bir sazan sarmalındayız”
İşin, ortasından çıkılmaz bir durumda olduğunu ve hükümetin kendini köşeye sıkıştırdığını tabir eden Selçuk Geçer, “Bir de faiz çıpasını, biraz evvel sevgili dostum Hakan Çelenk, faizin bir çıpa etkisinin olması gerektiğini söylemiş oldu. Katiyen yanlışsız. Ancak bizim hazine bakanı bununla övünüyor biliyorsunuz. Faizle içindeki ilgiyi koparttık diye seviniyor. halbuki sevinmemesi gerekiyor. Yarın öbür gün bu kuru bir biçimde tutmak istediğinizde baskılamak istediğiniz de denetimden çıktığında elinizdeki tek şey faiz. Faizi yükseltseniz ne olacak bundan daha sonra.
Faizi yükseltip, gerçek faizi müspete geçirmeye kalksanız yüzde 50-55 oranında bir artış yapmanız gerekiyor. Bu da sizi hiper faize yanlışsız sürüklemeye başlar. Yani bir tarafta hiper enflasyon bir tarafta hiper faiz… Bu da kırılganlıklarınızı arttırır. Yurt haricindeki risk primiz bir anda patlar binler zorlamaya başlar…
Gördüğünüz üzere fecî bir sazan sarmalındayız ve ‘harika bir ekonomimiz var’ diye övünenler var.” dedi.
Kur muhafazalı mevduatın yükselerek 600 milyar liraya ulaştığını söz eden Geçer, işin berbat tarafının bu yükselişin döviz mevduatlarında bir çözülmeye niye olmadığını, hatta geçtiğimiz günlerde açıklanan döviz mevduatlarında 1 buçuk milyar dolar daha yükseldiğini tabir etti.
Kur muhafazalı mevduatın vadesi geldiğinde hükümetin iki talihi olduğunu lisana getiren Geçer şunları söylemiş oldu,
“Ya kur üzerinde fazlaca önemli bir baskı yaratmaya çalışacak ki bu mümkün değil. Merkez Bankası rezervlerinin de düştüğünü görüyoruz. tekrar 16 milyar dolara geriledi. 15 milyar doları zorluyor. Negatif rezervlere baktığımız vakit, Svap hariç rezervlere baktığımız vakit eksi 50 milyar dolara yaklaşmış durumdayız. ötürüsıyla meşakkat büyük.
Bir yandan da kur her an patlamaya hazır bir bomba. Artık yüzde 10 dediğimiz sayı zatenız bugünkü 14.60’ın 15.80 düzeylerine falan gelmesi. O denli epey uzak bir yerde değil. 20 liralara geldiği vakit esasen bütçe üstündeki yükü daha da artıyor. Vahim bir faiz yükü altına girmiş durumda bütçe.
Bir yandan da bu bir enflasyonist tesir yaratıyor. Bu bütçe açığını kapatmak için yeni artırımlar, yeni vergiler, yeni ÖTVler falan uygulanmak zorunda kalınacak. ötürüsıyla bu bir enflasyonist tesir ve hayat pahalılığı olarak bize yansımaya devam edecek. Yani bir daha vatandaşın sırtına binecek”
“Korkunç bir sazan sarmalındayız”
İşin, ortasından çıkılmaz bir durumda olduğunu ve hükümetin kendini köşeye sıkıştırdığını tabir eden Selçuk Geçer, “Bir de faiz çıpasını, biraz evvel sevgili dostum Hakan Çelenk, faizin bir çıpa etkisinin olması gerektiğini söylemiş oldu. Katiyen yanlışsız. Ancak bizim hazine bakanı bununla övünüyor biliyorsunuz. Faizle içindeki ilgiyi koparttık diye seviniyor. halbuki sevinmemesi gerekiyor. Yarın öbür gün bu kuru bir biçimde tutmak istediğinizde baskılamak istediğiniz de denetimden çıktığında elinizdeki tek şey faiz. Faizi yükseltseniz ne olacak bundan daha sonra.
Faizi yükseltip, gerçek faizi müspete geçirmeye kalksanız yüzde 50-55 oranında bir artış yapmanız gerekiyor. Bu da sizi hiper faize yanlışsız sürüklemeye başlar. Yani bir tarafta hiper enflasyon bir tarafta hiper faiz… Bu da kırılganlıklarınızı arttırır. Yurt haricindeki risk primiz bir anda patlar binler zorlamaya başlar…
Gördüğünüz üzere fecî bir sazan sarmalındayız ve ‘harika bir ekonomimiz var’ diye övünenler var.” dedi.