uçanteneke
New member
Hani meşhur bir kıssa vardır. Bir gün Rockefeller, sohbet ettiği ayakkabı boyacısına “Borsa yükselmeye devam edecek mi sence?” diye sorar. Boyacı sandığını açıp eline aldığı bir tomar pay senedini sallayınca, Rockefeller çabucak ofisine döner ve tüm kağıtları için satış buyruğu verir. Bu günlerde Borsa İstanbul’da yaşananlar tam da bu kıssayı akla getiriyor. Sanki borsayı cilalayarak büyük oynayan “bıyıklı yerliler”, peşlerine takılıp gelen küçük yatırımcıların kazanmasına müsaade verecek mi? İşte uzmanlarından yorumlar…
‘İktidar borsanın düşmesine müsaade vermez’
Temmuz ayında borsada bankacılık endeksi ile başlayan rallinin ardında yabancı yatırımcıların değil büyük yerli küme ve bireylerin olduğunu söyleyen Bahçeşehir Üniversitesi Memleketler arası Finans Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hakkı Öztürk, “Büyük yerli kümeler borsaya para sokmaya devam ediyor, küçük yatırımcılar da bunların peşine takılmış gidiyor” diyor. Mevduatta tarihi negatif gerçek faiz ortamında borsadaki yerli yatırımcı sayısının tarihi yüksek düzeye ulaştığını vurgulayan Öztürk, “esasen küçük yerli yatırımcılar için parasını kıymetlendirecek ve yüksek enflasyon ortamında satın alma gücünü koruyabilme mümkünlüğü olan diğer yatırım aracı da uygulanan siyasetler yüzünden kalmadı. Gözüken olay ve borsanın yükselmesinde temel itici güç olan faktör yerli büyük grupların/kişilerin borsaya para soktuğudur ve akılda tutulması gereken başka kıymetli konu da hiç bir iktidarın seçime giderken borsanın düşmesini istemeyeceğidir” yorumunu yapıyor.
Borsa ucuz mu kıymetli mı?
Borsanın ucuz mu kıymetli mı olduğu ile ilgili biroldukca teorik tahlil yapıldığını vurgulayan Öztürk, “Ancak biraz sıradan düşünürsek son 1 yılda patatesin fiyatı 3 katına yükseldiyse, pay senedi fiyatı da kabaca 3 katına çıkar (eğer şirket satışlarını enflasyon kadar artırıp ve takriben riskleri birebir kaldıysa). Yüksek enflasyon ortamı ve tarihi negatif gerçek faizler hem gayrimenkul tıpkı vakitte pay meblağlarını yükseltir. Doğal ki şu an borsada hâlâ ucuz olan pay senetleri olduğu üzere meblağları fazlaca şişmiş temel faktörlerle desteklenmeyen değerli pay senetleri de var” diye konuşuyor.
Finansal piyasalar uzmanı İris Cibre de Borsa İstanbul’un toplam yatırımcı sayısının 1.5 ayda yüzde 17.5 artarak 3.33 milyona ulaştığını belirterek, şunları söylüyor:
“Portföy pahası ise yüzde 25 artışla 2.4 trilyon TL’ye ulaştı. Yani Borsa İstanbul’un yükselişi 1.5 ayda yüzde 30’u bulmuş durumda, tesadüf işte. Portföyü 2-100 TL olan yatırımcı sayısı 470 bin yani toplam yatırımcının neredeyse yüzde 14’ü. Portföyleri 500 bin TL’nin altında olan yatırımcı oranı ise yüzde 93. Bu yüzde 93 toplam portföy bedelinin yalnızca yüzde 6.7’sine sahip. Bunu 1 milyon üzeri hesaplara bakarak konuşursak durum daha da vahim; 1 milyon üzeri portföyler piyasanın toplam portföy kıymetinin yüzde 90’na sahip ve toplam yatırımcıya oranları yüzde 3.7.”
‘Borsa bütün verilerden koptu, gidiyor’
Borsanın yükselmesinde iktisat idaresinin parmağı olduğuna inandığını vurgulayan Cibre, “Bunun sebebini ben hükümetin ve yandaşın sermayesi ile borsayı seçime kadar desteklemesi olarak görüyorum. Makus giden iktisada, vatandaşın gitgide fakirleşmesine karşılık borsadan veriliyor. ‘Bakın her şey yolunda, yoksa borsa çıkar mı?’ denmek isteniyor” diyor. Borsa İstanbul’un tüm verilerden kopmuş durumda olduğuna dikkat çeken Cibre, “Adeta siyasi gösteriye dönüştü. Şu anda her şey hayli hoş gidiyor. Elinizi hangi paya atsanız altın oluyor. Sattığınızı tekrar o fiyattan dahi geri almanız mümkün olmuyor. Bu noktada hepimiz bir acayiplik olduğunun doğal ki farkındayız. Borsamız yurt içi ve yurt dışı verilere, politik gelişmelere hassaslığını kaybetmiş durumda” diye konuşuyor.
Ekrem İmamoğlu sonucunın akabinde panik olan borsa seans sonuna kadar 1 saatte yüzde 2 fikir sonraki günü yanıtın bir daha “Piyasanın, hak, hukuk, adalet umurunda değil, kapanışın üzerinde fiyatlarla açılış yaparız, Fed mi o da ne?” olduğunu belirten Cibre, kelamlarını şöyleki sürdürüyor:
‘Borsa yatırımcısının cebine de hortum bağlandı’
“Fed faiz artırmış, borsalar düşüyor ancak bizim borsa güne büyük yükselişle başlıyor. Zira 10 liradan kapattığı paya sonraki gün 11 lira basıyorlar. Bu tam bir güç gösterisi. Piyasanın yükseldiğini bakılırsan yatırımcı da bütün parasını çekip borsaya giriyor. Lakin doğal ki bu sonsuza kadar sürmez. Son bulduğunda kırılmış dalganın altında kalan küçük yatırımcı olacak. Borsaya canhıraş koşan küçük yatırımcı var ya, işte o küçük yatırımcı adil bir piyasada rekabet etmiyor. Tabana yayılmış borsa deniyor, o bahse mevzu taban borsaya koştukça piramidin zirvesi servetine servet katıyor. Yani küçük yatırımcı toplumsal medya hesaplarında o üstattan bu üstada pay kovalarken piyasanın gidişatına karar verebilecek potansiyelde kişi sayısı yalnızca 122 bin. Piyasada asıl parayı kazananlar da bunlar içinde yer alıyor. Ülkenin vatandaşları servetlerini yalnızca kur muhafazalı mevduat (KKM), mevduat ve çekemedikleri krediler yardımıyla aktarmıyor, borsada da ceplerine hortum bağlandı. Bu hortum bugün çalışmıyor olabilir, seçime kadar bu akını sürdürmek için vakum nazaranvi daha başlatılmamış olabilir. Ancak bu vakum bir gün açılacak ve paylar 5’e, 10’a katlanmadan evvel alım yapmış olan büyük sermaye satışa geçtiğinde vatandaşın yalnızca cebindekileri değil pantolonunu da birlikteinde emecek.”
‘Küçük yatırımcı yem oluyor’
Bankacılık uzmanı ve ekonomist Erol Taşdelen de bugüne kadar KKM’de para tutanların döviz yükselirse ek gelir elde ettiğini hatırlatarak, son bir aydır vadesi dolanların faiz haricinde gelir elde edemediğine dikkat çekiyor ve ekliyor:
“Üstelik KKM faizi yüzde 12, mevduat faizleri yüzde 26-30 içinde. Geliri düşenler arayış içine girer; ya döviz alacak ya da TL mevduat gelirini ek gelir olarak kullananlar olağan TL mevduata dönecek. Dövize ek talep olmasın diye yatırım fonları, varlık fonları, sigorta fonları kamu eli ile kullanılarak borsa cilalanıyor ancak oradaki sert hareketlerden olağan vatandaşın kazanması fazlaca sıkıntı. Bir gün bakıyorsun banka kağıtları yüzde 10 yapıyor, öbür gün -yüzde 10. Güç kağıtlarında kar yüzde 10’a çıkıyor. Bu dalgalanmada piyasa al/sat formülüne dönüyor lakin o durumda da küçük yatırımcı karar veren olmadığı için yem oluyor.”
‘İktidar borsanın düşmesine müsaade vermez’
Temmuz ayında borsada bankacılık endeksi ile başlayan rallinin ardında yabancı yatırımcıların değil büyük yerli küme ve bireylerin olduğunu söyleyen Bahçeşehir Üniversitesi Memleketler arası Finans Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hakkı Öztürk, “Büyük yerli kümeler borsaya para sokmaya devam ediyor, küçük yatırımcılar da bunların peşine takılmış gidiyor” diyor. Mevduatta tarihi negatif gerçek faiz ortamında borsadaki yerli yatırımcı sayısının tarihi yüksek düzeye ulaştığını vurgulayan Öztürk, “esasen küçük yerli yatırımcılar için parasını kıymetlendirecek ve yüksek enflasyon ortamında satın alma gücünü koruyabilme mümkünlüğü olan diğer yatırım aracı da uygulanan siyasetler yüzünden kalmadı. Gözüken olay ve borsanın yükselmesinde temel itici güç olan faktör yerli büyük grupların/kişilerin borsaya para soktuğudur ve akılda tutulması gereken başka kıymetli konu da hiç bir iktidarın seçime giderken borsanın düşmesini istemeyeceğidir” yorumunu yapıyor.
Borsa ucuz mu kıymetli mı?
Borsanın ucuz mu kıymetli mı olduğu ile ilgili biroldukca teorik tahlil yapıldığını vurgulayan Öztürk, “Ancak biraz sıradan düşünürsek son 1 yılda patatesin fiyatı 3 katına yükseldiyse, pay senedi fiyatı da kabaca 3 katına çıkar (eğer şirket satışlarını enflasyon kadar artırıp ve takriben riskleri birebir kaldıysa). Yüksek enflasyon ortamı ve tarihi negatif gerçek faizler hem gayrimenkul tıpkı vakitte pay meblağlarını yükseltir. Doğal ki şu an borsada hâlâ ucuz olan pay senetleri olduğu üzere meblağları fazlaca şişmiş temel faktörlerle desteklenmeyen değerli pay senetleri de var” diye konuşuyor.
Finansal piyasalar uzmanı İris Cibre de Borsa İstanbul’un toplam yatırımcı sayısının 1.5 ayda yüzde 17.5 artarak 3.33 milyona ulaştığını belirterek, şunları söylüyor:
“Portföy pahası ise yüzde 25 artışla 2.4 trilyon TL’ye ulaştı. Yani Borsa İstanbul’un yükselişi 1.5 ayda yüzde 30’u bulmuş durumda, tesadüf işte. Portföyü 2-100 TL olan yatırımcı sayısı 470 bin yani toplam yatırımcının neredeyse yüzde 14’ü. Portföyleri 500 bin TL’nin altında olan yatırımcı oranı ise yüzde 93. Bu yüzde 93 toplam portföy bedelinin yalnızca yüzde 6.7’sine sahip. Bunu 1 milyon üzeri hesaplara bakarak konuşursak durum daha da vahim; 1 milyon üzeri portföyler piyasanın toplam portföy kıymetinin yüzde 90’na sahip ve toplam yatırımcıya oranları yüzde 3.7.”
‘Borsa bütün verilerden koptu, gidiyor’
Borsanın yükselmesinde iktisat idaresinin parmağı olduğuna inandığını vurgulayan Cibre, “Bunun sebebini ben hükümetin ve yandaşın sermayesi ile borsayı seçime kadar desteklemesi olarak görüyorum. Makus giden iktisada, vatandaşın gitgide fakirleşmesine karşılık borsadan veriliyor. ‘Bakın her şey yolunda, yoksa borsa çıkar mı?’ denmek isteniyor” diyor. Borsa İstanbul’un tüm verilerden kopmuş durumda olduğuna dikkat çeken Cibre, “Adeta siyasi gösteriye dönüştü. Şu anda her şey hayli hoş gidiyor. Elinizi hangi paya atsanız altın oluyor. Sattığınızı tekrar o fiyattan dahi geri almanız mümkün olmuyor. Bu noktada hepimiz bir acayiplik olduğunun doğal ki farkındayız. Borsamız yurt içi ve yurt dışı verilere, politik gelişmelere hassaslığını kaybetmiş durumda” diye konuşuyor.
Ekrem İmamoğlu sonucunın akabinde panik olan borsa seans sonuna kadar 1 saatte yüzde 2 fikir sonraki günü yanıtın bir daha “Piyasanın, hak, hukuk, adalet umurunda değil, kapanışın üzerinde fiyatlarla açılış yaparız, Fed mi o da ne?” olduğunu belirten Cibre, kelamlarını şöyleki sürdürüyor:
‘Borsa yatırımcısının cebine de hortum bağlandı’
“Fed faiz artırmış, borsalar düşüyor ancak bizim borsa güne büyük yükselişle başlıyor. Zira 10 liradan kapattığı paya sonraki gün 11 lira basıyorlar. Bu tam bir güç gösterisi. Piyasanın yükseldiğini bakılırsan yatırımcı da bütün parasını çekip borsaya giriyor. Lakin doğal ki bu sonsuza kadar sürmez. Son bulduğunda kırılmış dalganın altında kalan küçük yatırımcı olacak. Borsaya canhıraş koşan küçük yatırımcı var ya, işte o küçük yatırımcı adil bir piyasada rekabet etmiyor. Tabana yayılmış borsa deniyor, o bahse mevzu taban borsaya koştukça piramidin zirvesi servetine servet katıyor. Yani küçük yatırımcı toplumsal medya hesaplarında o üstattan bu üstada pay kovalarken piyasanın gidişatına karar verebilecek potansiyelde kişi sayısı yalnızca 122 bin. Piyasada asıl parayı kazananlar da bunlar içinde yer alıyor. Ülkenin vatandaşları servetlerini yalnızca kur muhafazalı mevduat (KKM), mevduat ve çekemedikleri krediler yardımıyla aktarmıyor, borsada da ceplerine hortum bağlandı. Bu hortum bugün çalışmıyor olabilir, seçime kadar bu akını sürdürmek için vakum nazaranvi daha başlatılmamış olabilir. Ancak bu vakum bir gün açılacak ve paylar 5’e, 10’a katlanmadan evvel alım yapmış olan büyük sermaye satışa geçtiğinde vatandaşın yalnızca cebindekileri değil pantolonunu da birlikteinde emecek.”
‘Küçük yatırımcı yem oluyor’
Bankacılık uzmanı ve ekonomist Erol Taşdelen de bugüne kadar KKM’de para tutanların döviz yükselirse ek gelir elde ettiğini hatırlatarak, son bir aydır vadesi dolanların faiz haricinde gelir elde edemediğine dikkat çekiyor ve ekliyor:
“Üstelik KKM faizi yüzde 12, mevduat faizleri yüzde 26-30 içinde. Geliri düşenler arayış içine girer; ya döviz alacak ya da TL mevduat gelirini ek gelir olarak kullananlar olağan TL mevduata dönecek. Dövize ek talep olmasın diye yatırım fonları, varlık fonları, sigorta fonları kamu eli ile kullanılarak borsa cilalanıyor ancak oradaki sert hareketlerden olağan vatandaşın kazanması fazlaca sıkıntı. Bir gün bakıyorsun banka kağıtları yüzde 10 yapıyor, öbür gün -yüzde 10. Güç kağıtlarında kar yüzde 10’a çıkıyor. Bu dalgalanmada piyasa al/sat formülüne dönüyor lakin o durumda da küçük yatırımcı karar veren olmadığı için yem oluyor.”