Altı gezegen sınırı aşıldı: Dünya’da yüksek tansiyon var

DunyaVatandasi

New member



İnsanlık gezegeni çok büyük bir riske maruz bırakıyor: Mevcut bir çalışmanın gösterdiği gibi, dokuz maruz kalma sınırından altısı aşıldı.


Yüksek tansiyonla mücadele eden bir hasta gibi, dünya da kalp krizine giderek yaklaşıyor: Gezegenin sınırlarıyla ilgili yeni bir çalışmanın yazarları bunu böyle tanımlıyor. Potsdam İklim Etki Araştırmaları Enstitüsü’nden (PIK) araştırmacılar Çarşamba günü yaptığı duyuruda, insanlık için güvenli bir çalışma alanı tanımlayan bu gezegen sınırlarının dokuzundan altısının aşıldığını duyurdu.


Kopenhag Üniversitesi’nden baş yazar Katherine Richardson, “Dünyayı bir insan vücudu ve gezegenin sınırlarını bir tür kan basıncı olarak düşünebiliriz” dedi. “Kan basıncının 80’in üzerinde 120’nin üzerinde olması, acil kalp krizi riski olduğu anlamına gelmez, ancak riski artırır.” Bu nedenle kan basıncını düşürmeye çalışıyoruz. Araştırma sonuçlarına göre çevre koruma kuruluşu WWF, altı adet “alarm zilinin çaldığını” belirterek, Almanya’yı daha güçlü adımlar atmaya çağırdı.


Tüm maruz kalma limitleri ilk kez ölçüldü


Bilim adamları ilk kez dokuz gezegenin sınırlarının tamamını ölçtüler ve Dünya’nın azalan direncine ilişkin ayrıntılı bir genel bakış sunabildiler. “Science Advances” dergisinde yayınlanan araştırmaya göre, sınırlar aşıldıktan sonra bile küresel süreçlerin bu sınırlar üzerindeki baskısı artmaya devam ediyor.


Gezegen sınırları ilk kez 2009 yılında belirlendi. Bunlar arasında tatlı su kullanımı, biyosferin işlevi, iklim ve atmosferin aerosol kirliliği gibi dokuz alt alan yer alıyor. Artık Rockström ve Richardson liderliğindeki uluslararası araştırma ekibi dokuz sistemin tamamının durumunu analiz etti. Araştırmaya göre aşılan altı gezegen sınırı şöyle:

  • Küresel ısınma
  • biyosfer
  • Ormansızlaşma
  • Kirletici maddeler veya plastik
  • Azot döngüleri
  • Temiz su
“Dünya durumu iyi olmayan bir hastadır”


Araştırmanın yazarlarından biri olan PIK direktörü Johan Rockström, “Gezegensel sınırların bu genel güncellemesi, Dünya’nın iyi durumda olmayan bir hasta olduğunu açıkça gösteriyor” dedi. Etkilerin geri dönüşü olmayan değişikliklere ve hasara yol açmasından önce, kritik sınırların bu şekilde ne kadar süreyle aşılabileceği belirsizdir.


Mikroplastikler, pestisitler, nükleer atıklar: sınırlar aşıldı


Ekip, “Science Advances” dergisinde, küresel ısınma ve biyosferin bütünlüğü açısından güvenli aralığın önemli ölçüde aşıldığını yazıyor ve örneğin türlerin yok olmasına ve yaşam alanlarının yok olmasına dikkat çekiyor. PIK’ten ortak yazar Wolfgang Lucht, “İklim değişikliğinin yanı sıra biyosferin işlevselliği de gezegenimizin istikrarının ikinci direğidir” diyor. “Ve iklimde olduğu gibi, şu anda bu sütunun istikrarını bozuyoruz.”


Ayrıca çevreye yeni maddelerin girmesi, yani mikroplastikler, pestisitler veya nükleer atıklar gibi insan yapımı kimyasal bileşiklerin girmesi alanında da sınır aşılmıştır. Tatlı su tüketimi söz konusu olduğunda durum o kadar da kritik değil ancak burada da gezegensel sınırların aşıldığı söyleniyor.


Atmosferdeki küresel parçacık kirliliği, Güney Asya gibi bazı bölgelerde bu sınır düzenli olarak aşılsa bile şu anda hala güvenli aralıktadır. Araştırmacıların tanımına göre okyanus asitlenmesi, atmosferin üst kısmındaki ozon tabakasının incelmesi gibi, sadece yeşil bölgede yer alıyor.


Ekip tam da bu gelişmeden yola çıkarak diğer sorunların da düzeleceğini umuyor: 1990’larda ozon tabakasının incelmesi gezegenin sınırını aştı. Richardson, “Ancak Montreal Protokolü aracılığıyla gerçekleştirilen küresel girişimler sayesinde bu sınır artık aşılmıyor” diye vurguluyor.


WWF Almanya: “Kaynaklara olan açlığımız”


WWF Almanya, çalışmanın sonuçları karşısında alarma geçti ve Federal Cumhuriyet’e daha kararlı davranma çağrısında bulundu. Çevre koruma örgütünden Florian Titze, “Kaynaklara olan açlığımız dünyayı sınırlarının ötesine taşıyor” diye açıkladı. “Artan iklim krizi ve türlerin hızla yok olması bize sınırın ne kadar ötesine geçtiğimizi gösteriyor.”


Gezegensel sınırlar içinde ticarete yönelik çözümler arasında yine yenilenebilir enerji, döngüsel ekonomi, sürdürülebilir gıda sistemi ve ekosistemlerin daha iyi korunması yer alıyor. “Başarılı bir sanayi ülkesi olarak Almanya, sonunda ekolojik dönüşümde ve sürdürülebilir bir ekonomide liderliği ele almalı.”
 
Üst